İyi Oluş Hikâyeleri
Arzu Hanım, 40 yaşında, boşanmış, üç çocuğuyla yaşayan bir kadındı. Depremden sonra öfke problemi, tahammülsüzlük ve özgüven eksikliği ile mücadele etmeye başladı. Bir şeyleri değiştirmek, çocuklarına karşı daha duyarlı ve faydalı bir anne olmak istiyordu. Bu isteği, terapi sürecinin en büyük motivasyonu oldu. Deprem sonrasında güven duygusunun azalması, Arzu Hanım’ın duygusal durumunu daha da karmaşık hale getirdi. Özellikle çocuklarıyla ilişkisi üzerine yeniden düşünmeye, iyileştirmeler yapmaya karar verdi.
Arzu Hanım’la öncelikle özgüven eksikliği üzerine çalışmaya başladık. Kendini değersiz hissetmesi, çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kurmasını engelliyordu. Farklı egzersiz ve metaforlarla, güçlü yönlerini keşfetmesine yardımcı olduk. Kendisini daha değerli görmeye başladıkça, özgüveni de arttı. Özgüveni artarken yaşamı da olumlu etkilendi.
Sonra, çocuklarıyla ilişkisini güçlendirmek için öfke kontrolü üzerinde çalıştık. Deprem sonrası yaşadığı belirsizlik, öfke ve stres seviyesini artırmıştı. Kaygı ve çaresizlik nedeniyle çocuklarıyla olumsuz anlar yaşıyordu. Çeşitli rahatlama ve nefes teknikleri üzerine çalıştık. Bu sayede öfkesinin üzerine daha bilinçli gitmeye başladı. Sabırlı olmayı, sakin kalmayı ve doğru tepkiler vermeyi başardı. Daha sağlıklı iletişim kurarak çocuklarıyla bağını daha da güçlendirdi. Arzu Hanım, travmanın etkilerini daha sağlıklı yönetebildi.
Şu anda, kendisini daha güçlü ve dengeli hissediyor. Kızlarıyla çok daha iyi anlaşıyor, onlara sağlıklı bir anne modeli sunuyor. Kendi değerleri doğrultusunda yaşamaya özen gösteriyor ve bunun, çocuklarıyla ilişkilerini nasıl dönüştürdüğünü fark ediyor. Depremin yarattığı zorluklara karşı gösterdiği direnç, ona yeni bir güç kazandırdı. Kendisini daha huzurlu ve bilinçli biri olarak tanımlıyor. Yıllarca hayalini kurduğu, duyarlı ve güçlü anne olma hedefini büyük ölçüde başardı.
Serpil Hanım, 50 yaşında, dört çocuk annesi bir kadındı. Çocukları çok küçükken eşini kaybetmiş, en büyük destekçisi olan babasını ise depremde yitirmişti. Babası, hem duygusal desteği hem de güvendiği tek kişiydi. Kaybı, onu derin bir yas sürecine soktu. Güçlü bir anne olmayı istese de acı ve yalnızlık duygusuyla başa çıkmakta zorlanıyordu.
Serpil Hanım, kayıplarıyla baş edemediğini fark edip Kadın Destek Merkezi’ne başvurdu. Önce bireysel terapilere başladı, yas süreciyle yüzleşti. Acılarını anlayıp kabul etmeye yönelik adımlar attı. Travma sonrası stresle başa çıkma stratejilerini öğrenerek yas sürecini daha sağlıklı yönetti.
Kadın Destek Merkezi’ndeki grup terapileri, Serpil Hanım için dönüm noktasıydı. Buradaki kadınlarla deneyimlerini paylaştığında yalnız olmadığını fark etti. Diğer kadınların cesaretinden ilham aldı; içindeki gücü keşfetti. Atölyelere katılarak stres yönetimi, rahatlama ve nefes egzersizleri gibi çalışmaları öğrenip kayıplarının acısını daha sakince kabul etmeyi başardı.
Zamanla, danışanın mezarlığa gitme sıklığı azaldı. Artık kayıplarını anmak için oraya gitmek, sadece saygı duymak anlamına geliyordu. Ailevi sorumluluklarını yerine getirirken duygusal ihtiyaçlarına önem vererek çocuklarıyla daha derin bağlar kurdu.
Serpil Hanım bir yıl sonra “Kaybettiklerimle değil, kazandıklarımla hayatıma yön veriyorum,” diyerek, her yeni günü bir fırsat görmeye başladı. Kadın Destek Merkezi’nin yardımıyla, kayıplarına rağmen yaşamını yeniden kurmayı başardı. Her gün bir adım daha güçlenerek yoluna devam etti.
Psikolog Rena
Danışan Nergis Hanım, iki çocuk sahibi bir ev hanımıydı. Kadın Destek Merkezi’ne geldiğinde kendini ifade edemediği için ilişkilerinde zorluklar yaşadığını ve öfkesini kontrol edemediğini belirtmişti. Bu zorluklar nedeniyle boşanma aşamasına geldiğini, çocukları ile iletişiminin kesildiğini, bu hali eski sosyal çevresinden uzaklaşmasına neden olduğu için içe dönük birisine dönüştüğünü ve bu durumdan memnun olmadığını ifade etti. Duygu ve düşüncelerini daha iyi ifade etmek istediği için destek sürecini başlattık.
Nergis Hanım’la iletişimin önündeki engeller üzerinde durduk. Kendisini daha iyi ifade edebilmek adına ben dilini kullanmakla ilgili beceri eğitimi ve uygulama çalışmaları yaptık. Öfke anında atabileceğimiz sağlıklı adımları konuştuk. Danışan ilk olarak öfkelendiği anlarda seanslarda öğrendiği uygulamaları deneyerek sakinleştiğini, sağlıklı bir iletişim dili ile kendisini ifade edebildiğini belirtti. Ben dilini kullanarak empatik bir iletişim atmosferi yakaladıklarını; eşi ve çocuklarıyla çatışmalarının azaldığını, onların pozitif geribildirimleriyle motive olduğunu öğrendik. Tüm duygu ve düşüncelerini ben dili ile sağlıklı ifade eden danışan sosyalleşme için kendini hazır hissettiğini belirterek spor ve el işi kursuna yazıldı.
Seanslara “Ben bu ailede kalacak mıyım, aileden gidecek miyim?” gibi keskin bir düşünceyle başladığını belirten danışan, iletişimin aile içindeki önemini fark ettiğini belirtti. Sağlıklı inşa ettiği iletişim dilini sürdürmeyi hedefleyerek seanslarını sonlandırdı.
Ayşe Hanım, yaklaşık 5 yıl önce ayrıldığı eşinden fiziksel ve ekonomik şiddet görmüş bir kadındı. Evli iki kızı ile çok nadir görüşebildiğini belirtti. İkamet ettiği bir evi vardı. Ancak sağlık sorunlarından ötürü çalışamadığını, ekonomik desteğe ihtiyaç duyduğunu ifade ederek kurumumuza başvurdu. Danışanın sağlık sorunları ile ilgili yapılan çalışma sonucunda Ayşe Hanım’ın engelli haklarından faydalanabileceği öğrenildi.
Bu noktada danışan; hizmet türleri, hizmete erişim bilgilendirmesi ve mevcut borçların hizmet alım sürecine etkisi hakkında bilgilendirilerek hastaneye yönlendirildi. Tıbbi muayeneler sonucunda Ayşe Hanım’ın yüksek oranda engelli olduğu tespit edildi. Danışanın engelli maaşı almaya hak kazandığı öğrenildi. Engelli haklarının içinde ücretsiz ulaşım imkanı da vardı. Bu durum sık hastaneye gitmeye ihtiyaç duyan danışan için büyük kolaylık sağladı.
Sosyal Hizmet Uzmanı Selva
Ayşe Hanım, evli ve 3 çocuklu bir kadındı. Depremde evlerinin yıkıldığını, tüm ailesiyle enkaz altında kaldığını, kendisiyle bir çocuğunda omurilik ve yürüme bozuklukları ortaya çıktığını belirtti. Ayşe Hanım, 5 saat enkazda kaldığını, enkazdayken çocuklarının inlemelerine şahit olduğunu, bu sesleri kafasından atamadığını anlattı. Enkazdan çıktıktan sonra şehir dışındaki bir hastaneye sevk edilmiş, ailesinden ayrı tedavi görmek zorunda kalmıştı. Bu süreçler kendisini çok yıpratmış, eşinin bu dönemdeki ilgisizliği kendisini değersiz hissetmesine sebep olmuştu. Ayşe Hanım tedavi sürecinden sonra eşinin kendisini aldattığını öğrendiğini ve öfke krizi geçirdiğini belirtti. Ara ara öfke krizi geçirmeye devam ettiğini, duygularını eşine ifade etmekte zorlandığını, vücut ağrılarına rağmen çocuklarının sorumluluklarını üstlenmek durumunda kaldığını söyledi. Süreçte danışan öfkeli biri haline gelmiş, çocuklarına şiddet uygulamaya başlamış, kendisini beceriksiz biri olarak nitelemişti. Geleceğe yönelik hiçbir umudunun kalmadığını, omurilik sıkıntısından dolayı günlük yaşamını sürdürmekte zorluk çektiğini, ruminasyonlarının oluştuğunu, geceleri uyuyamadığını belirtti. Umutsuzluk duygusunun yoğunluğundan ötürü önünü göremediğini, beceriksizlik düşüncesinin kendisine engel olduğunu ifade etti. İyi bir anne olmak istiyor fakat öfke problemi çocukları ile ilişkisini olumsuz etkiliyordu.
Ayşe Hanım’ın yaşadığı zorlu süreçlere yönelik duygu sağaltımı yapıldı. Beceriksizlik düşüncesi ve özgüven geliştirme üzerine çalışıldı. Ayşe Hanım’ın sağlık problemine yönelik fizik tedavi servisi ile görüşüldü. Danışanın tedavi süreci kontrol edildi. Ayşe Hanım’ın iletişim becerisini geliştirmesi için çalışıldı. Rol yapmalar ve ev ödevleri verildi. Öfke problemi üzerinde çalışma yapıldı; çeşitli baş etme stratejileri geliştirilerek anla temas kurulması sağlandı. Danışanın ekonomik açıdan güçlenme talebi desteklendi. Danışan, iş kolları, iş arama süreçleri, CV hazırlama, mülakat teknikleri ve çeşitli alanlarda eğitimler aldı; eğitimler alması için yönlendirildi.
Danışan büyük oranda gelişim gösterdi. Öfke düzeyini kontrol edebildi, iletişim becerisini geliştirdi, duygularını ifade etmeyi öğrendi. Bu süreçte ilişkilerinin iyiye gittiğini belirtti. Araştırmalar ve yönlendirmeler neticesinde tuhafiyecilik sektörüne yöneldi. AFAD ile görüşerek eşinin yıkılan dükkanının yerine konteyner kent içindeki çarşıda dükkan açtı. İşini her gün severek yaptığını, özgüveninin arttığını belirtti. Şu anda dükkanını işletiyor, Kadın Destek Merkezi ile görüşmelerine devam ediyor.
Mukaddes Hanım 63 yaşında, eşiyle birlikte yaşayan bir kadındı. 6 şubat 2023 depremini yaşamışlardı. Kızı intihar ederek vefat ettiği için Mukaddes Hanım derin bir yas sürecindeydi. Kuruma ilk geldiğinde kızının kaybını bir türlü kabul edemediğini belirtti. Kızının kaybına engel olamadığı için kendisini suçladığını, yaşamayı hak olarak görmediğini söyledi. Eşi ile ilişkilerinin bozulduğuna, diğer çocuklarını ihmal ettiğine değindi.
Kızının intihar ederken yaşamış olduğu acıyı sürekli düşündüğünü, geceleri uyuyamadığını, bu yüzden de sağlığının bozulduğunu anlattı. Öz bakımını ihmal ettiğini ifade etti. Mukaddes Hanım geleceğe yönelik herhangi bir beklentisinin kalmadığını, hiçbir şeyden zevk almadığını, mutlu olamadığını aktardı.
Mukaddes Hanım ile bireysel görüşmeler planlandı; kurumdaki eğitim ve atölyelere katılması teşvik edildi. Mukaddes Hanım’ın yas sürecine dair çeşitli metaforlar ile çalışıldı. Danışan, duygularını anlayıp kabul etmeye yönelik adımlar attı. Grup terapileri ve eğitimler sayesinde sosyal çevre edindi, çeşitli egzersizleri deneyimleyerek öğrendi. İkili ilişkiler kurdu. Komşuluk ilişkileri geliştirdi ve öz bakımını yerine getirmeye başladı. Konteyner kent içerisinde yürüyüşler yaptığını, Halk Eğitim Merkezi’ndeki kurslara kaydolduğunu, yeni bir beceri kazanmak istediğini çünkü artık geleceğe yönelik umutlarının olduğunu ifade etti.
Sosyal Hizmetler Uzmanı Pınar
Canan Hanım 52 yaşında, lise mezunu, 3 çocuk annesiydi. 3 ay önce eşinden boşanmış, çocukları ile birlikte yaşıyordu. Evliliği süresince fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını, psikolojik olarak çok yıprandığını belirtti. Fiziksel rahatsızlıkları sebebiyle (astım, kalp) her işte çalışamadığını, ekonomik desteğe ve işe ihtiyacı olduğu için merkezimize başvurduğunu dile getirdi. Sosyal hizmet uzmanıyla yapılan ilk görüşmenin sonunda danışanın psikolojik destek ihtiyacı olduğu da tespit edildi. Süreç psikolog ile birlikte yürütüldü.
Psikoloğu, Canan Hanım ile ilk etapta endişe ve korkularıyla baş etme stratejileri üzerine çalıştı. Danışanın geçmişe yönelik tekrarlayan düşüncelerinden dolayı adım atamadığı gözlemlendi. Adım atmasının önündeki engelleri kaldırmaya ve motivasyonunu artırmaya yönelik beceriler geliştirildi.
Sonrasında Canan Hanım’ın yetkinlikleri üzerine konuşularak bunları değerlendirebileceği iş alternatifleri araştırıldı. Halk Eğitim Merkezi’nden çeşitli alanlarda sertifikası bulunan Canan Hanım yeterlilik belgesi alması için Mesleki Eğitim Merkezi’ne yönlendirildi. Mesleki Eğitim Merkezi’ndeki eğitimlerini tamamlayıp sınavlarını başarıyla geçti. Bakanlığa bağlı bir eğitim kurumunda çalışmaya başladı. Şu anda kendi ayakları üzerinde durarak hem kendisine hem de çocuklarına destek olmakta.
Saniye Hanım 25 yaşında, 2 yıllık evli bir yazılım mühendisiydi. Eşiyle yaşadığı problemler nedeniyle merkezimize başvurmuştu. Görüşme esnasında işinde bazı sorunları olduğunu, bu süreçle ilgili destek almak istediğini ifade etti. İşe sürekli geç kaldığını, iş yerinde verilen görevleri sürekli ertelediğini, evdeyken de çoğu işini ertelemekten yapamadığını belirtti. Uyku problemi olduğunu, çok geç yatıp çok geç uyandığı için işini sürekli aksattığını, bazen işe gidemediğini, kendisine verilen görevleri yetiştiremediğini, yapmak istediği şeyler için hiç zamanı kalmadığını anlattı. Eşiyle yaşadığı problemlere bakıldığında da sürekli olarak ertelemeden kaynaklı tartışmalar yaşadığı, kendisini açıkça ifade edemediği gözlendi.
Seanslarda Saniye Hanım ile zamanı yapılandırma, uyku hijyeni, hedef belirleme ve iletişim becerileri üzerine çalışıldı. Erteleme davranışının sebepleri ele alındı, bununla başa çıkma yöntemleri konuşuldu. Zaman yönetimi ile paralel olarak uyku hijyeni üzerinde duruldu, yatış kalkış saatleri yeniden düzenlendi. Zaman yönetimini yavaş yavaş sağlamaya başlayan danışan, verilen hedeflere daha kolay uymaya başladı.
İletişimde ben dili-sen dili, açık iletişim, empatik yaklaşım, aktif dinleme gibi beceriler geliştirildi. 8 seansın sonunda danışan hep geç kaldığı görüşmelerine vaktinde gelmeye, iş yerinde daha mutlu ve özgüvenli çalışmaya başladı. Görevlerini zamanında yerine getirmeye başlamasıyla yöneticisinin takdirini kazandı ve işe istekli şekilde gitti. Zaman yönetimini sağladıkça kendine daha fazla vakit ayırdı, ilgi duyduğu alanlara yöneldi ve çok istediği piyano kursuna yazıldı. Eşiyle arasındaki problemler büyük ölçüde çözüldü, eşler birbirine karşı çok daha anlayışlı yaklaşmaya başladı.
Sosyal Hizmetler Uzmanı İlayda
Malatya’da doğup büyüyen 43 yaşındaki Zeynep Hanım, genç yaşta evlenip İstanbul’a yerleşmiş bir kadındı. Evlendikten sonra eşinin genetik bir hastalığı olduğunu öğrenen Zeynep Hanım, 33 yaşında eşini kaybetti; iki çocuğuyla zorlu bir yaşama başladı.
Evlilik süresince kayınvalidesinin otoriter tutumuyla karşı karşıya kalan Zeynep Hanım, uzun yıllar boyunca hayatını geri planda tutmak zorunda kaldı. Kayınvalidesinin engellemesi nedeniyle liseden sonra okuyamadı. Kayınvalidesinin sürekli kontrolü altında olması, dış dünyadan izole hissetmesine neden oldu. Kayınvalidesi insanlarla görüşmesini yasaklayıp bütün gününü kendisiyle geçirmesini istiyordu. Bu zorlukların üstüne vertigo, migren ve panik atakla mücadele etmek zorunda kaldı.
Ancak Zeynep Hanım, bir yıl önce hayatını değiştirme kararı aldı. Halk eğitim kurslarına katıldı ve bu, onun yeniden doğuşunun ilk işareti oldu. Kendisini geliştirmek, hayır diyebilmek için Kadın Destek Merkezi’ne başvurdu. Terapi sürecinde, hayır demekte zorlandığını, insanlara gereğinden fazla güvendiğini fark etti. Sınırlarını çizmenin ne kadar önemli olduğunu öğrendi. Bu farkındalık, değişimin başlangıcıydı.
Evine çamaşır makinesi aldı, kayınvalidesi görüşmesine izin vermese de komşusuyla görüşmeyi sürdürdü. Bu küçük gibi görünen adımlar, özgüvenini yeniden kazandığının göstergesiydi.
Zeynep Hanım halk eğitimdeki çabalarıyla kendini geliştirdi. Yeni bir makineyi kullanmayı öğrenmesiyle iş yerinde daha önemli bir konuma geldi. Hayır deme becerilerini geliştiren Zeynep Hanım, artık kayınvalidesiyle açıkça konuşabiliyor, planlarını özgürce gerçekleştirebiliyordu.
Sonunda, Zeynep Hanım Trabzon’da bir ev aldı. Yıllardır başkalarının kontrolü altında yaşarken, artık kendi kararlarını alan, sınırlarını çizen, hayallerinin peşinden giden bir kadın oldu.
Psikolog Merve
Selin Hanım 19 yaşında, bekar, ailesiyle beraber İstanbul’da yaşayan bir kadındı. Kuruma üniversite hazırlık sürecindeki yoğun sınav kaygısı sebebiyle okulundaki rehberlik öğretmeninin yönlendirmesiyle başvurmuştu. Danışan kalabalık bir ailede yaşıyor; babasının ekonomik, psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kalıyordu. Annenin aile içerisindeki rolü pasifti, baba şiddetine engel olamıyordu. Kardeşlere bakma, evin tüm ihtiyaçlarını karşılama görevi danışanındı.
Danışanın aile içi rollerine yönelik çok sayıda zihinsel etiketleri vardı. Üniversite sınavına hazırlanırken bir taraftan çalışıyor, eve maddi katkı sağlıyordu. Danışan evde kötü şartlara sahip olduğu için sınava hazırlanabileceği bir ortam yoktu. Kuruma başvurduğunda yoğun kaygı ve depresyon içindeydi. İntihar düşüncelerine sahipti.
Danışanın depresif süreçleri ele alındı. İntihar düşüncelerine yönelik kriz planı uygulandı. Tıbbi desteğe yönlendirildi ve ilaç desteğine başlandı. Kaygılarına, aile içi rollere ilişkin çalışmalar yapıldı. İletişim becerileri çalışılarak aile içi ve sosyal ilişkiler düzenlendi. Bu becerilerle beraber danışan sınır çekme ve hayır deme konusunda gelişim gösterdi. Sosyal hizmet uzmanı, motivasyonel görüşme teknikleri kullanarak danışanla zaman yönetimi, meslek seçimi ve kariyer planlama üzerine çalıştı.
Danışan süreç boyunca iş birliğine çok yatkındı. Bazen motivasyonunda gerilemeler olsa da süreç başarıyla sonuçlandı. Danışan üniversite sınavında büyük başarı sağlayarak istediği bölümü kazandı. Şu anda açıköğretimde ikinci üniversitesine başvurup başarıyla eğitim hayatına devam ediyor. Aile içi ilişkilerinde danışan tarafından çekilen sınırlar ailenin diğer üyelerinin de sorumluluk almalarına katkı sağladı. Danışanın değişimi ailenin diğer üyelerini de etkiledi.
Psikolog Gonca
Ailesinin de desteğini alan Fatma Hanım ilk kez kendi hayatına dair plan yapmaya başladı. Yıllardır evde hapis hayatı sürdüğünü, kendisi için ilk adımı attığını belirtti. Görüşmeler sırasında, sevdiği ve istediği şeyleri keşfetmenin ne kadar önemli olduğunu öğrendi. Boşanma davası sürecinde hakları üzerine bilgilendirme sağlandı. Çocuklarının velayetini alan Fatma Hanım oğlunun babasıyla yaşamak istemesine çok üzülse de pes etmedi; oğlu ile bağını hiç koparmadığı gibi kendi hedeflerinden de vazgeçmedi.
Psikolog ve sosyal hizmet görüşmelerine düzenli geldi, grup çalışmaları ve atölyelere katıldı. Azminden hiçbir şey kaybetmedi. “Kendinle bir kahve iç” hedefiyle başladığımız yolculukta kendi işini nasıl kurabilir, kariyerini nasıl inşa edebilir, sorularına cevap aradık.
Fatma Hanım istediği şeyleri keşfedip birçok kursa yazılarak yıllardır ayrı kaldığı hayatı yaşamaya başladı. Sosyal medya üzerinden makrome satışları yaptı.
Fatma Hanım’ın davası devam ediyor. Hiçbir zaman pes etmedi. Yabancı dil eğitimine devam ederek büyümek ve gelişmek için mücadelesini sürdürüyor. Çocukları ile kendisine yeniden bir hayat inşa etmek için çaba gösteriyor.
Sosyal Hizmetler Uzmanı Damla
Ayşe Hanım, 52 yaşında üç çocuk annesi, boşanma sürecindeki bir kadındı. Evliliği boyunca hem fiziksel hem psikolojik şiddete maruz kaldığını, evlendikten sonra eğitimini tamamladığını, açık lise mezunu olduğunu, sonra üniversiteye başladığını belirtti. Zorlu bir süreçten geçse de eğitimini bitirmesinin kendisi için oldukça önemli olduğunu, üniversite eğitimini bölüm birincisi olarak tamamladığını ifade etti.
Kadın Destek Merkezi’ne başvurduğunda danışanımız, “Kendi ayaklarım üzerinde durmak istiyorum,” diyerek iş arama konusunda destek talep ettiğini ancak yalnızca kendi alanında çalışmak istediğini belirtmişti. Değer alanlarını belirlemek için birlikte yaptığımız çalışmada, gelir elde etmenin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamanın önceliği olduğunu fark etti. Bu süreçte farklı iş alanlarına da yönelme kararı aldı.
Danışan ile birlikte CV hazırlama ve iş arama kanalları üzerine çalışıldı. Azmi ve kararlılığı sayesinde kısa sürede alanı dışında bir iş bulmayı başardı ve çalışmaya başladı. Bu süreçte, ekonomik bağımsızlığını sağlarken kendi mesleki alanında gelişmeye devam etti.
Sosyal Hizmet Uzmanı Ayşenur
Selma Hanım, 54 yaşında bir kadındı. Kurumumuza geldiğinde gözyaşlarını tutamıyordu. “Ben çok kötüyüm, lütfen bana destek olun,” diyerek yardım talebinde bulundu.
Selma Hanım yıllar önce ciddi bir hastalık geçirirken, eşinin onu aldattığını öğrendi. Bir süre sonra eşi evi terk edip diğer kadınla yaşamaya başlamıştı. Selma Hanım, daha sonra eşinin bir kaza sonucu vefat ettiğini öğrenince büyük bir bunalıma girmişti.
Tüm bu süreçlerin ardından depremde evi hasar alınca konteyner kente taşındı. Şu anda konteynerde tek başına yaşıyor. Sosyal biri olmasına rağmen kimseyle görüşmediğini, komşularıyla konuşmadığını belirtti. “Evden çıkmıyorum, telefonları açmıyorum, ailem destek olmak istiyor ama onlarla bile konuşmuyorum,” diyerek durumunu özetledi.
Selma Hanım, kendisini insanlara yardım etmeyi seven, sosyal biri olarak tanıtsa da yaşadığı zorlu süreçlerden sonra kendisini suçlayıp insanlardan uzaklaşmıştı. Yaptığımız görüşmelerle birlikte Selma Hanım, kendisini ve değerlerini yeniden hatırladı ve küçük adımlar atmaya başladı. Önce kurslara katıldı, komşularıyla iletişim kurdu, ailesiyle görüştü. Kendisini zorlayan düşüncelerle baş etme yöntemlerini öğrendi.
Aldığı destekle birlikte kendisini ifade edebildiğini, yeniden ayağa kalktığını, ilişkileri için adımlar attığını, kendi kaynaklarını keşfettiğini dile getirdi.
Psikolog Dilek
Fatma Hanım 72 yaşında, evlenmemiş, bakıcılığını yaptığı yaşlı bir adamla birlikte yaşayan bir kadındı. Yıllarca anne, baba, teyze, dayı gibi aile üyelerine bakmış, uzun yıllar tek başına onlarla yaşamıştı. Fatma Hanım, ebeveynlerinin kaybından sonra bir süre yalnız kalmış, sonra bakıcısı olduğu yaşlı adam ile yaşamaya başlamıştı. Fatma Hanım, kayıplarından ve yıllardır devam eden yalnızlığından dolayı; sosyal alanlarda tek başına hareket edememe, otobüse tek başına binememe, sağlık kurumlarından destek alamama, böyle yerlerde bulunduğunda aşırı heyecanlanma, yalnızlığı nedeniyle ihtiyacı duyduğu durumlarda destek alamama gibi zorlukları fark edip Kadın Destek Merkezi’ne başvurdu.
Fatma Hanım’la öncelikle bireysel görüşmeler yapıldı. Bu aşamada kayıplarının yanı sıra hayatındaki değişikliklerle birlikte açığa çıkan yalnızlık hissi, yalnızlık sürecinde yaşadıkları ve buna eşlik eden heyecan duygusu üzerinde çalışıldı. Bireysel görüşmelerde yapılan çalışmalarla ve görüşmeler sonrasında, yaşam alanında gerçekleştirmeyi hedeflediği faaliyetler sayesinde heyecan ve yalnızlık hissi ile yeniden tanışarak ihtiyaç duyduğu ama tek başına hareket etmekte zorlandığı alanlarda bulunmaya yönelik somut adımlar attı. Bu süreçte kendi başına hareket etmek için yeni kararlar aldı.
Fatma Hanım için Kadın Destek Merkezi’ndeki grup terapileri, atölyeler dönüm noktası oldu. İlk grup terapisi ve atölye deneyiminden sonra kadınlarla arkadaşlık kurdu, deneyimlerini paylaştığında yalnız olmadığını anladı. Diğer kadınların cesaretinden ilham aldı, içindeki gücü keşfetti. Ayrıca Fatma Hanım, grup terapilerine ve bireysel görüşmelere gelmek için kendi başına toplu taşıma kullandı, hastaneye gitti. Atölyelerde deneyimlediği çalışmalarla, yaptığı ürünleri paylaşarak hayatında ilk defa yalnızlığını ve heyecanını yok saymayıp kabul ederek kendisi için büyük bir adım attı.
Yaklaşık 7 ay sonra Fatma Hanım, “Yalnızlığımla ve heyecanımla değil, attığım adımlarla var olmayı seçerek çoğalıyorum,” dedi. Tek başına karar verip adım attığı her yeni günü ve anı fırsat olarak değerlendirdi. Fatma Hanım, Kadın Destek Merkezi’nin desteğiyle, uzun yıllardır devam eden yalnızlığına, tek başına olmanın getirdiği korkularına, heyecanına ve kayıplarına rağmen yaşamını yeniden kurmayı başardı.
Ayça Hanım, 28 yaşında bir kadındı. Eşi ile ilişkisinde kendisini ifade edemediğini, duygularını paylaşamadığını, çocuk sahibi olma sürecinde yaşadığı güçlüklerle baş etmekte zorlandığını belirtti. Bu iletişim problemleri ve zorluklar nedeniyle eşi ile tartıştığını, çocuk edinmenin zorluklarını eşi ile paylaşamadığını, eşinden ve ailesinden gün geçtikçe uzaklaştığını, içine kapandığını dile getirdi. Özellikle eşi ile yaşadığı zorluklara ilişkin duygularını paylaşamamak kendisini yorduğu, herhangi bir şey yapmak için güç bulamadığı, kendisini eşine ifade edip çocuk edinme açısından sağlıklı bir süreç geçirmek istediği için bize başvurmuştu.
Ayça Hanım’la bireysel görüşmelere başlandı. Eşi ile ilişkisindeki dinamikler ve evlilik değer alanına ilişkin mevcut davranışlar üzerinde durarak duygularını aktarmasının önündeki engelleri kaldırmaya çalıştık. Danışanın nasıl bir eş olmak ve iletişim kurmak istediği üzerinden değer odaklı hedefler belirlendi. Kendisini daha iyi ifade edebilmek adına ben dilini kullanma, duyguların ifadesi için iletişim becerileri eğitimi ve uygulamalı çalışmalar yapıldı. Ayça Hanım’la rol yapma gibi uygulamalı müdahaleler çalışıldı. Eşi ile ilişkisinde anlatmakta zorlandığı durumlar ve bu durumlarda ortaya çıkan zihinsel süreçler üzerinde duruldu.
Danışanın, çocuk edinme sürecine ilişkin yaşadığı zorluklarla ilgili terapi sırasında öğrendiği iletişim becerilerini kullanarak eşi ile paylaşım yapması desteklendi. Üreme sağlığına ilişkin kısa bir psikoeğitimle birlikte ilgili kurumlara yönlendirildi. Böylece yaşadığı zorluğa ilişkin büyük bir adım atmasına tanık ve destek olduk. Ayça Hanım, bireysel görüşmelerle birlikte grup terapilerine ve psikoeğitim çalışmalarına katılarak diğer kadınlarla arkadaşlık kurdu. Yaşadığı zorlukları paylaşınca yalnız olmadığını gördü. Yaptığı paylaşımlarla bireysel görüşme sürecinde geliştirdiği iletişim becerilerini kullanıp pekiştirdi. 5 aylık süreçte rahatça duygularını ifade edebilen bir kadın haline geldi. Çevresindeki kadınları da motive etti. Sağlıklı iletişim becerileri ile hayatında başka bir pencere açmış oldu.
Bebek sahibi olmayı bekleyen Ayça Hanım, yaklaşık 6 ay önce “Kendi cümlelerimde boğularak yaşamaya hapsoldum,” derken bugün “Cümlelerimle yeni bir dünya kurdum,” diyor, ailesi ve sevdikleri ile paylaşarak güçlenmeye devam ediyor.
Psikolog Seda
Ayça Hanım, 25 yaşında, 6 Şubat depreminde anne ve babasını kaybetmiş, yalnız yaşayan bir kadındı. Ekonomik olarak kendine yetebilmek istiyor fakat nereden başlayacağını bilmiyordu.
Ayça Hanım, KDM’ye geldiğinde lisans öğrenimini yeni tamamlamıştı. İstihdama katılmak istiyordu. Böylece iş arama becerilerini geliştirme çalışmasına başlandı. İlgi duyduğu, yapabileceği işler belirlenerek CV hazırlama teknikleri ile ilgili bilgiler verildi, İŞKUR ile görüşmesi sağlandı. İŞKUR görüşmesinin ardından iş arama sürecinde kaygılarının olduğunu, bu kaygıların iş bulma sürecini olumsuz etkilediğini anlattı. Kaygıları üzerine çalışılarak, seans içinde gerçekleştirilecek rol yapma yöntemiyle kaygı düzeyinin azaltılması hedeflendi. Bu durumda psikolojik destek almaya ihtiyaç duyduğu ortaya çıktı.
Psikolojik destek sürecine devam ederken sosyal hayata da daha fazla katıldı, kaygılarının azaldığını gördü. İş arama sürecine etkin olarak dahil oldu, hedeflediği işe girerek çalışmaya başladı.
Ayça Hanım’ın iş bulmasıyla özgüveninin yükseldiği, kaygılarının azaldığı, hayata daha olumlu baktığı ve sosyal hayata daha fazla katıldığı gözlemlendi.
Sen de hikâyeni bizimle paylaş.
Kadın Destek Merkezi’nde her kadının hayatına minik dokunuşlar katıyor ve onlarla güçlenerek geleceğe umutla bakıyoruz. Sen de bu yolculukta yer almak istersen bizimle iletişim kurabilirsin.